Sağlık Turizmine “sağlık serbest bölgeleri” önerisi…
Türkiye’de sağlık turizmi sektörü, uluslararası arenada hızla yükselişini sürdürüyor. Estetik uygulamalardan obezite cerrahisine, kanser tedavilerinden organ nakillerine kadar geniş bir yelpazede yabancı hastaları ağırlayan ülkemiz, kaliteli hizmeti ve rekabetçi fiyatlarıyla öne çıkıyor. Özellikle son yıllarda artan taleple birlikte, İstanbul başta olmak Antalya, İzmir, Samsun, Konya gibi şehirler de sağlık turistlerini ağırlıyor. 2025 yılında hedef ve beklentilerinin arttığını ifade eden sektör temsilcileri artan maliyetler ve hızla yükselen rekabet karşısında “sağlık serbest bölgeleri” modelinin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. Bu bölgelerde vergi muafiyeti ve Ar-Ge teşvikleri gibi avantajların sunulmasıyla, Türkiye’nin uluslararası arenada rekabet gücünün artacağına dikkat çekiliyor.
Sağlık turizmi alanında faaliyet gösteren Health Life’ın kurucusu Cihan Kılıç Aydın, sağlık turizminin Türkiye’deki geleceğine dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Aydın, özellikle sağlık turizmi sektöründe maliyetlerin giderek artması ve rekabetin yükselmesi karşısında “sağlık serbest bölgeleri” kavramının yeniden gündeme alınması gerektiğini vurguladı.
“Sürdürülebilirlik ve Maliyetlerin Düşürülmesi İçin Serbest Bölgeler Şart”
Sağlık turizminde kurumların veya bireylerin kendi çabalarıyla ayakta kalmaya çalıştığını belirten Aydın, maliyetlerin sürekli yükseldiğini söyledi. Bu durumun sektörde sürdürülebilirliği olumsuz etkilediğine dikkat çeken Aydın, “Vergi muafiyeti ve çeşitli teşviklerden yararlanmak, sağlık turizminde faaliyet gösteren acenteler ve doktorlar için hayati önem taşıyor. Giderlerin yüksekliği nedeniyle birçok kurum maliyetleri düşürmek için çeşitli yöntemler deniyor, ancak bunların tek tek bireysel çabalara bırakılması yerine, ‘sağlık serbest bölgeleri’ modeliyle bir arada yönetilmesi gerekiyor.” dedi.
“Sağlık Serbest Bölgeleri Yeni Bir Kavram Değil”
Cihan Kılıç Aydın, sağlık serbest bölgelerinin aslında geçmişte de uygulandığını ve yeni bir fikir olmadığını hatırlattı. Bu bölgelerin hayata geçirilmesi durumunda, buralara kayıtlı acente ve doktorların vergi muafiyeti gibi olanaklardan yararlanacağını, böylece giderlerin azaltılabileceğini savundu. Ayrıca bu bölgelerde Ar-Ge süreçlerinin de daha etkin hale geleceğini belirterek, “Sağlık serbest bölgelerinin olmazsa olmazı Ar-Ge’dir. Bu bölgeler kurulmadığı takdirde Türkiye’yi bekleyen büyük bir tehlike görüyorum, tıpkı tekstil sektöründe yaşadığımız rekabet sıkıntılarının benzerini sağlık turizminde de yaşamaya başlayabiliriz.” İfadelerini kullandı.
“İstanbul’daki Yığılmayı Önler, Yeni Merkezleri Güçlendirir”
Günümüzde sağlık turizminin büyük ölçüde İstanbul’da yoğunlaşmasının sektörde yığılmaya yol açtığını dile getiren Aydın, “Gaziantep, Ankara, Samsun, Edirne gibi kilit noktalarda sağlık serbest bölgeleri oluşturulursa, hem İstanbul’daki aşırı yoğunluğu dağıtmış oluruz hem de diğer bölgelerin potansiyelini değerlendirebiliriz,” şeklinde konuştu.
Rekabette Öne Çıkmak İçin 2025 Hedefi
Cihan Kılıç Aydın, 2025 yılına yönelik hedeflerinden birinin de Türkiye’de sağlık serbest bölgelerinin kurulması olduğunu belirtti. Bu konuda ilgili kurumlar ve hükümetle görüşmek istediklerini söyledi. Başta Hindistan, Mısır, Yunanistan ve İspanya gibi ülkelerin sağlık turizminde ciddi yatırımlar yaptığına dikkat çeken Aydın, Türkiye’nin bu alanda geride kalmaması için stratejik adımların önemine vurgu yaparak, “Rakiplerimiz çok hızlı ilerliyor. Bizim de onlarla rekabet edebilmemizin yolu, sağlık serbest bölgeleri gibi kapsamlı ve planlı yapılanmalardan geçiyor.” Dedi.